Günümüz dünyasında Pozitivizm giderek daha alakalı hale gelen bir konudur. Hem akademik ortamlarda hem de günlük yaşamda Pozitivizm çok çeşitli insanların ilgisini çeken bir konu haline geldi. Pozitivizm, toplum üzerindeki etkisinden kültür ve ekonomi üzerindeki etkilerine kadar sürekli tartışmalara yol açtı ve çok sayıda araştırma ve analize yol açtı. Bu makalede Pozitivizm'in farklı yönlerini ve günümüz yaşamının çeşitli yönleri üzerindeki etkisini inceleyeceğiz. Bugün çok alakalı olan bu konuya tam ve ayrıntılı bir genel bakış sağlamak amacıyla, kökeninden bugünkü etkisine kadar analiz edeceğiz.
Makale serilerinden |
Sosyoloji |
---|
Konular |
Bu madde, Vikipedi biçem el kitabına uygun değildir. (Temmuz 2016) |
Pozitivizm veya olguculuk; Auguste Comte'un başını çektiği, doğru bilginin yalnızca bilimsel bilgi olduğu, doğru bilgiye ise yalnızca ampirizm (deneycilik) ile ulaşılabileceğini ve bu bilginin kendisinin deneysel olmadığını savunan düşünce akımıdır. Pozitivizm, sosyal bilimlerin fen bilimleri gibi kesin gerçeklikler içeren kurallara dayanması ve felsefi tartışmalardan uzaklaşmak hedefiyle, 19. yüzyıl içindeki toplumsal ilişkiler çerçevesinde şekillenmiştir.
Pozitivizm'de iki felsefi düşünce mevcuttur. Her iki düşüncenin de teoloji ve metafizik içermeyen, sadece fiziksel veya maddi dünyanın gerçeklerine dayanan bilim anlayışı vardır.
Yapısal antrolopolog Edmund Leach 1966 Henry Myers derslerinde pozitivizmi şu şekilde tanımlamıştır:
Pozitivizm aynı zamanda hukuki pozitivizm adı verilen hukuk görüşünün de ismidir. Doğa yasalarına ters olarak hukuki sistemlerin evrimsel yollarla bağımsız olarak tanımlanabileceğini öne sürer. Hukuki pozitivizm, bazen kanunlara içeriği ne olursa olsun uyulmalıdır şeklinde de anlaşılmıştır. Carlos Nino bu iki anlayışın ilkine 'metodolojik' ikincisine ise 'ideolojik' ismini vererek ayırmış ve sadece ilkinin felsefi olarak savunulabilir olduğunu öne sürmüştür.
Pozitivizm terimini ilk kullanan Saint Simon (Türkçe okunuşu Sen Simon)'dur. Bu yaklaşımı geliştirip sistemleştiren Fransız sosyolog August Comte (Türkçe okunuşu Ogüst Komt)'tur.
Olguculuk tarihsel olarak, Avrupa'da Aydınlanma'nın ve Yeni Çağ bilimlerindeki önemli gelişmelerin bir sonucudur. Comte'un asıl amacı, toplum olaylarını bilimsel yönetmelerle inceleyerek topluma yeni bir şekil, yeni bir yön vermektir. Bunun için sosyolojiyi bilim olarak kurmuştur. Sosyolojiye fizik ve matematiğin yöntemlerini uygulamaya çalışmıştır. Bu bakımdan pozitivizm, deneyci felsefenin bir türüdür. Comte, fiziğin yöntemi ile olgular dünyasını doğru olarak bilmenin mümkün olduğuna inanır. Olguların bilgisi olayların özünü ve gerçek nedenini vermez ama olayları idare eden kanunları verir. Bu kanunlarla, gelecek hakkında öngörüde bulunulur.
Olguculuğun çağımızdaki gelişimi yeni olguculuk genel adını taşır. Yeni olguculuk; mantıksal atomculuk, genel semantik, mantıksal pozitivizm akımlarında belirir. Bu akımlar genel olarak felsefe sorunlarını dil sorunlarına indirgerler.
Comte, sebep ve sonuçların gözetlenmesi gerektiğini savunmuştur. O, "Tarihi Toplumsal Evre" anlayışını "Üç Aşama Yasası" ile açıklar.
Böylece yaşadığı dönemde incelediği modern toplumların, özelinde Fransız toplumunun, pozitif evrede olduğunu ve geçmişten koparak bugün yeni bir düzenin içine girdiğini savunur. Bu evredeki toplumu anlamak için, pozitif evrenin kurallarına göre hareket edilmesi gerekir. Böylece sosyolojinin kuruluşu ile pozitivizm arasında da bağlantı kurulabilir.