Günümüz dünyasında İnanç, dünya çapında milyonlarca insanın dikkatini çeken alakalı bir konudur. Toplum üzerindeki etkisi, popüler kültür üzerindeki etkisi veya akademideki önemi nedeniyle İnanç, hararetli tartışmalara ve hararetli tartışmalara yol açan genel ilgi konusu haline geldi. Ortaya çıkışından bugünkü evrimine kadar tarihte silinmez bir iz bırakan İnanç, onu günümüz dünyasındaki gerçek kapsamını ve anlamını anlamak için derinlemesine araştırılmaya değer bir konu haline getirdi.
İnanç, en geniş tanımıyla bir kişinin belli bir iddiayı ya da varsayımı, sezgisel yol ile (hissetme) "doğru" ya da "yanlış" kabul ettiği psikolojik bir durumdur. İnanç merkezli bir beyne sahip birey için ampirik veya bilimsel ispatın bir önemi yoktur. İnancın tanımlanmasının bir başka yolu ise bunun gerçek olma olasılığına karşı pozitif yönde tutum gösteren bir tutumun zihinsel temsil olarak görülüyor olmasıdır. Antik Yunan düşüncesi bağlamında inanç kavramıyla ilgili olarak pistis ve doxa olmak üzere iki ilgili terim belirlenmiştir. Basitleştirilmiş olarak, pistisin "güven" ve "itimat", doxanın ise "görüş" ve "kabul" anlamlarına geldiği söylenebilir. İngilizcedeki "ortodoks" sözcüğünün kökeni doxaya dayanmaktadır. Jonathan Leicester, inancın gerçeği göstermek yerine eylemde bulunma amacına sahip olduğu görüşünü önermektedir.
Epistemolojide, filozoflar doğru ya da yanlış fikir ve kavramlarla ilişkili kişisel tutumları belirtmek için "inanç" terimini kullanırlar. Bununla birlikte, "inanç" aktif içgözlem ve tedbirli olmayı gerektirmez. Örneğin, asla güneşin yükselip yükselmediğini düşünmez, yalnızca güneşin yükseleceğini varsayarız. Stanford Ansiklopedisi'nde Eric Schwitzgebel'e göre "inanç" sıradan yaşamın önemli bir yönü olduğundan şöyle sorulmalıdır: "fiziksel bir organizma nasıl inanca sahip olabilir?".
İnancın amacı doğruyu göstermemek için eylemin yönlendirilmesidir.
Felsefe ile ilgili bu madde taslak seviyesindedir. Madde içeriğini genişleterek Vikipedi'ye katkı sağlayabilirsiniz. |